T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ESKİŞEHİR / ÇİFTELER - Çifteler Şehit Osman Genç Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

İstiklal Marşımız 100. Yaşında

Hürriyet ve bağımsızlığımızın gururlu ifadesi, İstiklal Marşımızın 100. yılı kutlu olsun.


Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi İstiklal Marşı'nın kabulünün 100. yıl dönümü dolayısıyla 2021, "Mehmet Akif ve İstiklal Marşı Yılı" olarak belirlendi.

Milli Şair Mehmet Akif Ersoy'un 17 Şubat 1921'de Sırat-ı Müstakim ile Hakimiyet-i Milliye'de yayımlanan ve Hamdullah Suphi Bey'in Meclis'te okuduğu ayakta alkışlanan İstiklal Marşı'nın, TBMM tarafından 12 Mart 1921'de milli marş olarak kabul edilmesinin üzerinden 100 yıl geçti.

Türk bayrağı gibi Türk milletinin önemli simgelerinden biri olan İstiklal Marşı, milletin güçlü aidiyet duygusuyla geleceğe karşı umut ve cesaretle bakmasını sağlayan "milli mutabakat metni" olarak kabul ediliyor.

Güftesi, Anadolu'da Millî Mücadele'nin devam ettiği sırada Mehmet Âkif Ersoy tarafından kaleme alınmış şiirdir. Şairin Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk'a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirir.

 

İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

 O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

 

Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!

Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet bu celâl?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,

Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl.

 

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

 

Garb'ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,

"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

 

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...

Kim bilir, belki yarın... belki yarından da yakın.

 

Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;

Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.

 

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?

Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!

Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

 

Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:

Değmesin ma'bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!

Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli

Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli

 

 O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım;

Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na'şım;

O zaman yükselerek Arş'a değer, belki başım.

 

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;

 Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:

Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

MEHMET AKİF ERSOY

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 12.03.2021 - Güncelleme: 12.03.2021 12:45 - Görüntülenme: 146
  Beğen | 0  kişi beğendi